ZİYNET EŞYASININ HUKUKİ STATÜSÜ

Türk hukuk sistemine göre ziynet eşyası, genellikle evlilik sırasında veya nişan esnasında kadına hediye edilen altın, mücevher, takı gibi taşınabilir ve değerli eşyalardır. Bu tür eşyalar, geleneksel olarak kadının kişisel malı olarak kabul edilir ve mülkiyeti kadına aittir. Ziynet eşyalarının hukuki durumu, genellikle boşanma davalarında ya da eşler arasındaki mal paylaşımı anlaşmazlıklarında gündeme gelir.

Türk hukuk sisteminde ziynet eşyaları, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun genel mal rejimi hükümleri kapsamında değerlendirilir. Özellikle Yargıtay kararları, ziynet eşyalarının evlilik sırasında kadına hediye edilmişse, kadının kişisel malı olduğu yönündedir.

Ziynet Eşyasının Hukuki Statüsü
Ziynet Eşyasının Hukuki Statüsü

Kişisel Mal Olarak Kabul Edilmesi: Evlilik sırasında veya nişanda kadına takılan ziynet eşyaları, aksi ispat edilmedikçe, kadının kişisel malı sayılır. Bu durumda, kadın ziynet eşyalarını boşanma sırasında talep edebilir.
İspat Yükümlülüğü: Ziynet eşyalarının varlığı ve kadına ait olduğu hususunda ispat yükü, eşyaları talep eden kişiye aittir. Çoğu zaman tanık ifadeleri, faturalar veya fotoğraflar gibi deliller kullanılır.

Ziynet Eşyalarının Geri Alınması

Boşanma sırasında veya evlilik birliği devam ederken ziynet eşyalarının geri alınması talebiyle dava açılabilir. Ancak bu tür davalarda mahkemeler, ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde kullanıldığı ya da bozdurulup harcandığı gibi hususları dikkate alarak karar verebilir.

Evlilik Birliği İçerisinde Harcanma Durumu: Eşyaların bozdurulup evlilik birliği için harcandığı ispat edilirse, mahkeme bu durumda ziynet eşyalarının iadesi talebini reddedebilir.
Erkek Tarafından Talep Edilmesi: Erkek tarafından ziynet eşyalarının kendisine ait olduğunun iddia edilmesi durumunda, bu iddianın ispat edilmesi gerekir. Aksi takdirde, ziynet eşyaları kadının mülkiyetinde kabul edilir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay, ziynet eşyalarının kime ait olduğu konusunda genellikle kadının lehine kararlar verir. Bu kararlar, Türk toplumunda ziynet eşyalarının kadının güvencesi olarak görülmesiyle paralellik göstermektedir.

Türk hukuk sistemine göre ziynet eşyaları, evlilik birliği içinde kadına takılmışsa, kadının kişisel malı olarak kabul edilir ve boşanma halinde kadına iade edilmesi gereken mallar arasında yer alır. Bu konuda açılan davalarda ise ispat yükümlülüğü, ziynet eşyasını talep eden tarafa aittir.

DÜĞÜNDE TAKILAN ALTINLAR KİME AİTTİR?

Düğünde takılan altınlar yargıtayca kime takılırsa takılsın kadına ait olduğu görüşü hakimdir. Kadının kişisel malı kabul edilir.

BOŞANDIKTAN SONRA ZİYNET DAVASI AÇABİLİR MİYİM?

Boşanma davası kesinleştikten sonra 10 yıl içerisinde talep edilmesi gerekir.

EVİ TERK EDEN KADININ ZİYNET EŞYALARINI YANINDA GÖTÜRDÜĞÜ KABUL EDİLİR. AKSİNİ EVİ TERK EDEN KADIN İSPATLAMALIDIR.

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2020/1780 E. , 2020/2680 K.

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Ziynet Alacağı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, ziynet alacağı davası olup davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalı tarafından elinden alındığını ileri sürmüş, davalı koca ise kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır.

Somut olayda davacı kadın; iddiasının ispatına yönelik tanık dinletmiştir. Davacı tanıklarından Sevilay Gündoğdu, davalının komşusu olup bizzat davalı …’in ziynet eşyalarını davacının elinden aldıklarını kendisine söylediğini beyan etmiştir. Buna göre davacı tanığının beyanları davacıdan duyduklarına değil, bizzat davalının beyanlarına dayanmaktadır. O halde davacı kadının iddiasını ispat ettiği gözetilerek, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları da dikkate alınmak suretiyle talep edilen ve varlığı ispatlanan ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.