Yabancı uyruklu eşten boşanma davası, Türk Medeni Kanunu ve Milletlerarası Özel Hukuk kuralları çerçevesinde ele alınır. Boşanma davası, genel boşanma davalarına benzer bir süreç izlese de, yabancı uyruklu eşle boşanma durumunda, ek hukuki süreçler devreye girer. Eğer boşanma davası yabancı bir ülkede sonuçlanmışsa, Türkiye’de tanıma ve tenfiz davası açılması zorunludur. Yabancı ülke mahkemesince verilen boşanma kararının Türkiye’de geçerli olabilmesi için bu davanın açılması gerekmektedir. Aksi takdirde, bu karar Türkiye’de hukuki sonuç doğurmaz ve kişiler hala evli sayılır.
İnternet ve sosyal medya platformlarının kullanımının artmasıyla, farklı ülkelerden kişilerle evlilik yapma oranı da artmıştır. Bu gelişme, özellikle yabancı uyruklu kişilerle evliliklerin ve boşanmaların sayısında da önemli bir yükselişe neden olmuştur. Bu durumda, Türk vatandaşları veya Türkiye’de ikamet edenler, yabancı uyruklu eşleriyle boşanmak istediklerinde, hangi adımların atılması gerektiği konusunda hukuki desteğe ihtiyaç duyarlar. Bu tür boşanma davaları, genel olarak iki şekilde yürütülmektedir: Anlaşmalı boşanma davaları ve çekişmeli boşanma davaları.
Yabancı uyruklu eşten boşanma davası, eşlerin boşanma süreci ve boşanmanın mali sonuçları üzerinde uzlaşmaları halinde, anlaşmalı boşanma olarak gerçekleşir. Anlaşmalı boşanma sürecinde taraflar, nafaka, tazminat, velayet gibi konularda mutabakata vararak bu uzlaşıyı yazılı bir protokol ile kayıt altına alırlar. Hazırlanan bu protokol, boşanma davasının görüleceği mahkemeye sunulur ve mahkemenin onayı ile boşanma gerçekleşir.
Anlaşmalı boşanma süreci, hem hızlı hem de sorunsuz ilerlemesi açısından avantaj sağlar. Ancak, bu sürecin uzamaması ve hukuki bir hata yapılmaması adına deneyimli bir aile hukuku avukatından yardım alınması önemlidir. Böylece, taraflar arasında yapılan anlaşmanın hukuka uygun bir şekilde düzenlenmesi sağlanır ve herhangi bir hak kaybı yaşanmadan dava süreci tamamlanır.
Mahkeme, tarafların sunduğu protokolü inceledikten sonra, anlaşmanın taraflarca kabul edildiğini onaylar ve boşanma kararını verir. Anlaşmalı boşanma, özellikle mali ve velayet gibi konularda herhangi bir çekişme olmaması nedeniyle, çekişmeli boşanma davasına göre çok daha kısa sürede sonuçlanır.
Çekişmeli boşanma davaları, taraflar arasında boşanma, mali konular veya çocuklarla ilgili anlaşmazlıklar olduğunda ortaya çıkar. Yabancı uyruklu eşle çekişmeli boşanma davası açılması, sürecin daha uzun ve zorlu geçmesine neden olabilir. Bu tür davalarda, boşanmak isteyen taraf, evlilik birliğinin temelinden sarsılması gibi genel boşanma sebeplerine dayanabileceği gibi, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen özel boşanma sebeplerini de ileri sürebilir.
Çekişmeli boşanma davalarında, tarafların ileri sürdükleri sebepleri ispat etmeleri gerekir. Örneğin, sadakatsizlik, terk, şiddetli geçimsizlik gibi özel boşanma sebeplerinin, somut delillerle desteklenmesi şarttır. Bu süreçte hukuki destek almak, hem davanın sağlıklı yürütülmesi hem de hak kayıplarının önüne geçilmesi için büyük önem taşır. Çekişmeli boşanma davalarında sürecin uzamaması adına, deneyimli bir boşanma avukatından yardım alınması en doğru yaklaşımdır.
Yabancı uyruklu eş ile çekişmeli boşanma davası açıldığında, davanın sonucu büyük ölçüde ileri sürülen boşanma sebeplerine ve bu sebeplerin ispatına bağlıdır. Davacı taraf, evlilik birliğinin sarsıldığını ya da diğer özel boşanma sebeplerini kanıtlayamazsa, boşanma davası reddedilebilir. Bu nedenle, çekişmeli boşanma davalarında hukuki danışmanlık almak büyük önem taşır.
Yabancı uyruklu eşten boşanma davalarında, hangi ülkenin hukuku uygulanacağı, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu (MÖHUK) ile düzenlenmiştir. MÖHUK’un 14. maddesi, bu tür davalarda kademeli bir sistem öngörmüştür. İlk olarak, boşanma davasında, eşlerin müşterek milli hukuku uygulanır. Eğer eşler farklı ülke vatandaşları ise, bu durumda ortak ikametgahlarının bulunduğu ülkenin hukuku uygulanır. Ortak ikametgah yoksa, Türk hukuku devreye girer.
Boşanma davalarında, tarafların vatandaşlıklarına göre uygulanacak hukuk önemlidir. Ayrıca, boşanma sonrasında nafaka talepleri ve velayet sorunları da aynı hukuk kurallarına tabi olur. Örneğin, boşanma davası açıldığında Türk hukuku uygulanıyorsa, nafaka, velayet ve mal paylaşımı gibi konularda da Türk hukuku geçerli olacaktır. Ancak, bu tür durumlarda geçici tedbir taleplerine her zaman Türk hukuku uygulanır.
Sonuç olarak, boşanma davasında uygulanacak hukuk, tarafların vatandaşlığı, ikametgahı ve somut olayın özelliklerine göre değişiklik gösterebilir. Bu karmaşık yapının doğru bir şekilde çözülebilmesi için, yabancı uyruklu eşten boşanma davalarında deneyimli bir avukattan destek almak gereklidir. Bu sayede, hangi hukuk kurallarının geçerli olduğu doğru bir şekilde belirlenir ve dava süreci sağlıklı bir şekilde yürütülür.
Yabancı uyruklu eşle evli olan kişilerin, boşanma sonrası vatandaşlık ve oturma izni gibi haklarında bazı değişiklikler olabilir. Eğer yabancı uyruklu eş, evlilik yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmışsa, boşanma sonrası bu vatandaşlık hakkını kaybetmez. Ancak, vatandaşlık kazanma sürecinde gerekli olan şartlar sağlanmamışsa, boşanma ile birlikte vatandaşlık kazanma hakkı da son bulur. Örneğin, bir yabancı uyruklu kişinin Türk vatandaşı olabilmesi için, bir Türk vatandaşı ile en az üç yıl evli kalması gerekmektedir. Ayrıca, evlilik süresince aile birliği içinde yaşamalı ve milli güvenliği tehdit eden bir faaliyette bulunmamalıdır.
Türk vatandaşı ile evli olan yabancı uyruklu bir kişinin boşanması durumunda, oturma izni ve çalışma izni gibi haklar da sona erebilir. Bu haklar, evliliğin sona ermesiyle birlikte, ilgili kurumlarca gözden geçirilir ve belirli durumlarda iptal edilebilir. Özellikle yabancı eşin, evlilik süresince yasal olmayan yollarla Türkiye’de bulunduğu tespit edilirse, boşanma sonrası oturma ve çalışma izni iptal edilebilir.
Sonuç olarak, evlilik yoluyla kazanılmış vatandaşlık veya oturma izni haklarının devam edip etmeyeceği, somut olayın özelliklerine göre değişiklik gösterir. Bu nedenle, yabancı uyruklu eşten boşanma sürecinde, vatandaşlık, oturma izni ve çalışma izni gibi konuların hukuki bir uzman tarafından değerlendirilmesi önemlidir. Hukuki danışmanlık alınarak, bu hakların korunması veya kaybedilmesi ihtimaline karşı en doğru adımlar atılabilir.
Yabancı uyruklu eşten boşanma davaları için görevli mahkeme, Türkiye’de Aile Mahkemeleri’dir. Ancak, Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde, bu davalara Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla bakar. Bu mahkemeler, hem boşanma davalarına hem de boşanmanın mali sonuçlarına dair tüm süreçlere yetkilidir. Boşanma davası açacak kişiler, eşlerden birinin yerleşim yeri veya son altı ay boyunca birlikte yaşadıkları yer mahkemesinde dava açabilirler.
Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu’nda yer alan hükümler uyarınca, yabancı uyruklu eşten boşanma davasında da bu kurallar geçerli olur. Mahkeme, boşanma davasını incelerken, tarafların vatandaşlık durumunu ve ikamet yerini dikkate alır. Eğer dava, Türkiye’de açılıyorsa, boşanma sürecinde uygulanan hukuk kurallarına da Türk mahkemeleri karar verir. Yabancı uyruklu eşten boşanma davalarında, hukuki süreçlerin sorunsuz bir şekilde yürütülebilmesi için hukuki destek almak önemlidir.
Yabancı bir ülkede alınan boşanma kararları, Türkiye’de geçerli olabilmesi için tanıma ve tenfiz davasına konu edilmelidir. Yani, yabancı bir ülkede boşanmış olan çiftler, Türkiye’de hala evli sayılabilirler. Bu nedenle, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de de geçerli olması için, tanıma ve tenfiz davası açılması zorunludur. Bu davalar, Türk mahkemelerinde görülür ve yabancı mahkeme kararının Türkiye’de uygulanabilir hale getirilmesini sağlar.
Tanıma ve tenfiz davaları, genellikle boşanmanın tanınması veya nafaka, velayet gibi mali konuların Türkiye’de uygulanabilir hale getirilmesi için açılır. Bu süreçte, doğru bir hukuki temsilci ile çalışmak, zaman kayıplarının ve hukuki sorunların önüne geçer. Tanıma ve tenfiz davalarının başarılı bir şekilde sonuçlanabilmesi için, yabancı mahkeme kararının Türkiye’deki hukuki şartlara uygun olması gerekmektedir.